Ve Saraybosna...
Ve çoğu yerde boğazımızda düğümlerle gezdiğimiz mekanlar...
Hüzün hakim sanki...
Tabi bir anda havanın inanılmaz bi şekilde 40 dereceden 12 dereceye inmesi ve etrafta yıllar önce şehrin neredeyse yok olmasına sebep olacak olan dağlara inen pusun da etkisi var bu hüzünde...
O dağlardan şehre resmen bombalar yağmış, keskin nişancılar sivillere ana caddelerde ölüm kusmuş... Öğrendikçe hikayeleri sessiz sessiz geziyoruz Ongun'la...
Evlerin duvarları, pencereleri... Herşey savaştan izlerle dolu...
Tıpkı Mostar'daki gibi...
Şehir, 1.Dünya Savaşı'nın çıktığı yer olan Latin Bridge, binalar, bombalanan Markale Pazar Yeri derken sıra geliyor Umut(Hayat) Tüneline... 300.000 Saraybosnalı'nın kurtulmasını sağlayan, 800 metre uzunluğunda, 1.55 m yüksekliğinde, 1m genişliğindeki Tünele... Bugün sadece 25m'si kalan tüneli geziyor, içindeki videoları seyrediyoruz... sadece seyredebiliyoruz...
Yine de toparlanmış şehir... Onca acı onca yıkımdan sonra, biraz da olsa toparlanmış...
Boşnak, Sırp, Müslüman, Hristiyan şu anda birlikte yaşıyorlar...
Uçakta tanıştığımız Boşnak teyzenin bize söylediği gibi ...
"Sanki hiç savaş olmamış gibi" ...
Turistiz sonuçta...
Hadi diyoruz bi Başçarşı'ya gidelim... Sonra mini Kapalıçarşı'ya... Tarihi yerleri görelim...
Karnımız acıksın Cevapcici yiyelim yanında kaymağıyla...
Gezmeye devam.. dükkanlar... çarşı... köprüler...
Onguncuuum'un Guinness'i... Ama Saraybosna Film Festivali'nin sponsoru Heineken olunca Guinness rüya :)) ...
Saat yavaş yavaş ilerliyo ve uçak vakti...
"Bu güzel tatilin de sonu"...
sonu mu :( :(
YanıtlaSilAylincim; e her güzel şeyin bi sonu varmış :))
YanıtlaSilEvet her güzel şeyin bir sonu var...Saraybosna banada o kadar hüzünlü gelirkiii
YanıtlaSilAylincim; Biz de daha önce hiçbir şehirde yaşamadığımız duyguları hissettik.. Hüzünlüydü..
YanıtlaSil