12 Kasım, 2009

...

Bu yazıda birbirinden farklı paragraflar olucak ve bunlar insanın hayatının birkaç gün içinde ne kadar farklılaştığını yansıtacak...

İlk olarak bir önceki yazımda yazdığım doğum günü olayından dolayı 6 Kasım'ın benim için ne kadar mutlu geçtiğinden bahsetmek istiyorum.. Süper bi gündü.. İnsan böyle günlerde anlıyo ne kadar sevildiğini, hatırlandığını... Sabah yeni bi yaşla uyandım.. Yaptığım ilk şey sineğim ayci'me yani aylinciğe artık onun olan :) fular kolyesini yollamak oldu... Sonra güüüün boyu telefondan, facebooktan gelen tebrikleri kabul ettim... Akşamsa Onguncuuuum beni harika bi yere yemeğe götürdü... Mutteşem yemekler ve manzara eşliğinde yemekten sonra evimize huzurlu huzurlu döndük...

Ertesi gün ise ben bütün gün evde salınacağımızı düşünürken Ongun işten arkadaşları ve eşleriyle takılma önerisiyle geldi... Ne güsel, yeni insanlar, farklı ortamlar... Asmalımescite gittik.. Sezen ve Gökdeniz... Anlamıştım onlarda bişiler olduğunu, görür görmez sanki taaaa eskilerdenmiş gibi gelmişlerdi bana... Ve buldum... Ankara.. İkisi de Ankaralıymış... Size nasıl eğlendiğimizi anlatamam... Daha sonra Tolga ve kız arkadaşının da gruba katılmasıyla acaip mavralar atıldı... Hatta en son gittiğimiz Pasifik'te gülmekten geberdim terimi benim için az kaldı...

Pazar günü dünyaya sadece 39 gün önce katılan Poyraz Ziya'yı "aman bi yerlerden domuz gribi getirmiş olmayalım" korkusuyla uzaktan uzaktan abicik gubicik hareketlerle ayıla bayıla sevdik.. Eros'a ve Sinem'e tekrar tekrar hayırlı olsuuuun dileklerimizi ilettik... Sonra ev...

Ama bi sıkıntı var... Bilemiyorum... Sonra yavaş yavaş haberler arka arkaya gelmeye başlıyo.. Daha kötüymüş......... Bugün solunumu durmuş bi ara....... Makineye bağlanmış ....... Salı günü Cam'a gidiyorum... Kafam o kadar başka yerde ki... Ellerimi yakıyorum... Sonra ara veriyim diyorum Gaye Hocaya.. O sırada bi bakıyorum 6 cevapsız arama... Anlıyorum...... Arıyorum...... Sabah vefat etti... Adanaya gelin.... Hemen atlayıp gidiyoruz Ongunla... Hiç alışık diildik onu böyle görmeye... Uçarı, deli dolu, hiperaktif, ayı gibi mavra, mükemmel insan yaratıcısı, kardelen kar kardelen kar kardelen kardeeeeşş Alp, o anda sadece ölümüne anne acısı çeken Alp olarak açıyo bize kapıyı... Asıl acı Çarşamba günü son vedada... Hepimiz yanındayız... Vedalaşıyo son kez annesiyle, hepimiz kopuyoruz... Sonra -boşlukta gibi- herkesle teker teker el sıkışıyo, taziyeleri kabul ediyo... Ama durumu? ... Sıra bende... Ne söylenicek?? Sımsıkı sarılıyoruz... Sadece bekliyoruz seni İstanbul'da, artık biz varız diyebiliyorum......

Sonrası İstanbul....

Doğum günü, mutluluklar, yeni dostluklar, doğum ve ölüm .... Hepsi sadece 5 gün içinde olup bitiveriyor... Size de sadece yaşamak kalıyor...

Biliyorum "Ben Kimim" yazısında az laf çok iş demiştim... Burada lafı biraz uzun tuttum... Mazur görün...

Şimdi ise bugün... Hayat devam ediyor... Kaldığımız yerden ilk yaptığım camlarla devam edelim mi?

6 yorum:

  1. Didemcim o hüzünlü haberlerden sonra bu cıvıl cıvıl cam boncuklar insanın bir nebze de olsa moralini düzeltiyor.Daha tam bir organizasyona tabi olmadan böyle akide şekeri tadında olurlarsa sonunda nasıl olurlar bilemem artık?...:))F.B.

    YanıtlaSil
  2. Anne kuşuuuum,
    Ben de şeker gibi kolyeler çıkacağını düşünüyorum bunlarla :) .. Geliyorum mutfağa :)))

    YanıtlaSil
  3. canım benim aynen hayat devam ediyor neşen ve huzurun bol olsun

    YanıtlaSil
  4. Saol Edicim, aynen öle.. hayat işte..sevinçler ve hüzünler birarada...

    YanıtlaSil
  5. Duygulu ve güzel bir yazı olmuş.Seneler önce ongun abimle birlikte alp abilerin evine gitmiştik orda tanışma fırsatım olmuştu rahmetliyle.Toprağı bol olsun çok üzüldüm...

    YanıtlaSil
  6. Barkıncım,
    Biz de çok üzüldük...Artık elden birşey gelmemesi ne acı :(

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails